19 Kasım 2014 Çarşamba

Gayrimenkul Danışmanı ile Emlakçı arasındaki fark !!!

Gayrimenkul Danışmanı ile Emlakçı arasındaki fark !!!      

Satıcılar £50.000+ gibi son derece ciddi bedelli evlerini sırf ayıp olmasın diye sokak arasında yıllardır çalışan , bir ihtimal afiş asacak olan , başkada hiçbir hizmet vermeyecek ”emlakçılara” vermeye devam ettikçe lütfen komisyonlar ile ilgili şikayet etmesinler.Artık birçok kurumsal firmada dahi ”Kartvizit ” işlevini yitirmişken ve kişiler özelliklerine göre işe alınırken lütfen aynı hassasiyeti en değerli maddi birikiminizi oluşturan gayrimenkullerinizi pazarlayacak kişilere karşıda kullanın… Kurumsal bir firmayı dahi tercih ettiğinizde lütfen size hizmet verecek kişiden alacağınız hizmeti sorgulayın. 

➡Satış fiyatı olarak sizin fiyatınızı aynen onaylıyormu , yoksa aynı fiyatta anlaşsanız bile size bölge ile ilgili güncel pazar analizi sunuyormu?

➡Çoğu köşebaşı emlakçılar , bazı kurumsallar diğer emlakçılar ile paylaşıma giriyoruz deseler de komisyonları bölünmesin diye asla paylaşıma açık olmazlar …,lütfen bu emlakçılardan sakının…

➡Artık tabela devri kapandı , kimse sokak sokak ev aramıyor , vakit kıymetli. Emlak ile ilgili tüm internet sitelerine üyelikleri varmı ? Var ise üşenmeyip sizin ilanınızı tüm sitelerde yayınlıyorlar mı ? Sosyal Medya Pazarlamayı etkin kullanıyorlar mı? lütfen kontrol ediniz…

➡Bazı kurumsal emlak şirketleri bu reklam araçları ile yetinmeyip , dergi ve broşürlerini yayınlıyorlar , lütfen bu yayınları varmı sorunuz…

➡Gazete , seri ilanlar ,gibi klasik reklam araçları da pazarlama için gereklidir , lütfen verdikleri ilanları takip ediniz…

➡Tüm banka kredi oranlarını güncel olarak takip edip , gerekli bankacılar ile yakın ilişkide olmaları lazım ki satış aşamasında banka kredisi gerekli olduğunda hızlı ve esnek çözüm üretebilsinler …

➡En önemlisi işlerini ciddiye alıp mesleki eğitimleri alıyorlarmı ? Bu eğitimleri alıyor iseler uygulamaya koyuyorlarmı ?...

➡” Gayrimenkul danışmanıyım ” demekle olmuyor bunu hak etmek lazım ; bunun için yukarıdaki koşulların sağlanması gerekiyor , yoksa ”emlakçıdan ” öteye geçilemez..
     
En önemlisi iyi hizmet almak ve verilen paranın
” Komisyon ” değil , ”Hizmet Bedeli ” olması isteniyorsa, mal sahiplerinin hizmet istemesi gerekiyor …

"Nasıl herkesin bir doktoru, avukatı varsa, profesyonel hizmet verebilen bir Gayrimenkul Danışmanı da olmalıdır"...



Konut alacaklar dikkat! Bunlara önem verin...

METREKARENİN YANI SIRA KULLANIŞLILIK DA ÖNEMLİ

Geçmişte "kafamızı sokacak bir evimiz olsun" veya "iki oda bir salon" yeter deniyordu ancak yaşam koşullarıyla birlikte artık daha büyük evler tercih edilmeye başlandı.

Geniş,ferah salonlar, müthiş koridorlar tabi ki gözünüzü gönlünüzü açar. Ama ne kadarı fonksiyonel, ne kadarı kayıp alan bakın.

Çocuk odalarını yetişkin odalarından ayıran tek özellik daha küçük olmaları oysa emin olun çocukların en az büyükler kadar prize, dolaba, masaya, saklama hacimlerine ihtiyacı var.

Doğru konuta ulaştıran ilk adım öncelikleri belirlemek ...

"Hem şehir merkezinde olsun, hem geniş olsun, hem hesaplı olsun, hem güvenli olsun hem de otopark sorunu olmasın hem de...!" Tabi ki hepsi bir arada olamıyor. Önceliklerinize karar verin. Bölgeyi belirleyin. Yaşam tarzınızı iyi düşünün, sunulanı değil ihtiyacınız olanı inceleyin.

Bütçenize ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir ev için önceliklerinizi iyi belirleyin. Yaşam tarzınıza uyan, gelecekte prim yapacak doğru yatırımlara yönelin Bir ev sahibi olmak pek çoğumuzun ilk hedefi. Çünkü ev, güvence demek. Yatırım demek. Yaşam tarzı demek.

SAHİBİNDEN EMLAK ALMAK AVANTAJLI MI?


      İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinden itibaren çeşitli ticari usuller uygulana gelmiştir. Hayatın hızlı bir akışa kavuşması,nüfusun ve yerleşim alanlarının artması,teknolojinin gelişmesi vb. etkenlerle  hizmet sektörü  daha önceki dönemlerin çok ötesinde bir gelişim sağlamıştır.Bu gelişim ise birçok alanda rekabeti,kaliteyi ve müşteri memnuniyeti odaklı çalışmaları ortaya çıkarmıştır.
         Müşterilerine yanlış davranan  firmalar  müşterilerini kaybetmektedirler. Çünkü aynı alanda o müşterilere hizmet veren birçok firma bulunmaktadır. Özellikle emlak sektöründe ‘‘güven’’i oluşturan ve kaliteli hizmet sunan firmalar  müşterilerine müşteri katmaktadırlar.
Emlak sektöründeki ‘‘güven eksikliği ve komisyondan kar elde etme ’’ anlayışıyla  birçok kişi aracısız,sahibinden emlak alımına yönelmektedirler.
   İşte tam bu noktada şu soruyu sormamız gerekiyor: ‘‘ Emlak ihtiyacımızı direk mülk sahibinden almamız bizim için bir kazanç mıdır?’’Hemen cevaplayalım:Eğer alacağımız arsa,ev,daire,ev,villa,işyeri vs.. emlağın sahibi insaflı ve de iyi niyetli ise evet ‘‘komisyon’’dan bir karımız olur.Ancak tam tersi de olabilir emlak ihtiyacımızı direk olarak  sahibinden  satın aldığımızda zarara da uğrayabiliriz.
     O halde konuyu şöyle toparlayabiliriz; iyi ya da kötü niyetli insanlar ve firmalar olabilir. Önemli olan bizim emlak ihtiyacımızı ‘‘güvenilir’’emlak şirketi ya da kişilerle  gidermemizdir.  Yoksa ‘‘sahibinden alırsam kazançlı olurum’’un hiçbir garantisi yoktur. Hatta özellikle internette hizmet veren firmalar müşterilerine en başta kıyas imkanı vermekte ve daire,arsa,işyeri vb emlaklar için bulundukları  mevkiye  göre fiyat standartları oluşturmaktadırlar.

         Bu anlamda güvenilir,sektörde deneyimli profesyonel emlak danışmanlarını bünyesinde barındıran, dürüst emlak hizmeti veren firmalardan faydalanmamak bizce hatadır. 

Kira Öder Gibi Ev Sahibi Nasıl Olunur?


Kirada oturuyor ve ev almayı düşünüyor iseniz mevcut koşullarda en kritik soru, kira öder gibi ev sahibi olup olamayacağınızdır. Ev almaya karar verdiğiniz zaman öncellikle, bir miktar peşinatınız olması gerektiğini hatırlatalım çünkü bankalar genel olarak evin satın alma değerinin % 75’ine kadar kredi vermekteler. Ayrıca kredi alırken ödemeniz gereken “komisyon, dosya masrafı, sigorta” gibi ek masraflar da olacaktır.

Örneğin; 700 TL’lik kira ödüyorsunuz ve bu miktarı konut kredisi olarak ödeyerek ev sahibi olmak istiyorsunuz. 700 TL kira ödenen bir evin, kredi endekslerine göre ortalama değeri 187.000 TL olacaktır. Satın almayı planladığınız evin değerini de bu tutar olarak alırsak bankadan kullanabileceğiniz kredi miktarı 140.000 TL civarında olacaktır. (187.000 TL’nin % 75 - 80’i). 47.000 TL peşinat ile 10 yılda ödenecek 140.00 TL´lik konut kredisini seçeneklerine "Konut Kredisi Kıyaslama Aracı" ile baktığımızda Yıllık Maliyet Oranı (masraf ve komisyonların dahil edildiği gerçek maliyet) en düşük olan tablo:

Aylık Ödeme: 1.875 TL (Aylık 0.86 faiz oranı)
Toplam Ödeme: 226.651 TL olacaktır. 

Diğer bir deyişle 10 yılda 86.651 TL faiz ödemiş olacaksınız. 

Krediyi almak için verdiğiniz peşinatın 10 yıllık süre içerisinde size getireceği “Mevduat Faizi”nden feragat etmiş oluyorsunuz. Bir de aylık toplam olarak bütçenizden ev için çıkan rakam 700 TL’den 1875 TL’ye çıkıyor. 

Bu noktada olumsuz görünen tabloyu daha dikkatli inceleyelim:

• Aylık kiranız her yıl enflasyon oranında artarken, aylık kredi ödemeniz 10 yıl boyunca
sabit kalacaktır.

• 10 yıl içinde kira için ödediğiniz toplam tutar bir yatırıma ve gayrimenkule dönüşmezken, kredi ödemeleriniz “gayrimenkul” olarak size geri dönecektir.

Önemli olan 10 yılın sonundaki kayıp-kazanç hesabını yapabilmek. Enflasyon oranını ortalama %8 olarak öngörür ise aşağıdaki tablo oluşmaktadır:

Kira-Satın Alma Karşılaştırması
(% 8 Enflasyon Uygulanmış)
Kira
Satın Alma
Aylık Ödemeler
177.500TL
341.000 TL
Tapu Masrafları
-
5.000 TL



Kredi Masrafları
-
4.000 TL
Toplam Maliyet
177.500 TL
350.000 TL

• Tabloya göre; 10 yıl sonunda, evi konut kredisi kullanarak satın almanın maliyeti 350.000 TL’dir.

• Bu 10 yılı kirada geçirir iseniz barınmak için toplam harcayağınız rakam ise 177.500 TL´dir.

Aradaki 170.000 TL’lik farka peşinat için ödediğiniz 47.000 TL’lik tutarın mevduat faiz kaybını da 42.355 TL olarak ekleyelim.

• Ev satın almak 10 yılda toplam 212.355 TL daha pahalıya gelmektedir.

Ancak değerlendirme burada bitmiyor çünkü 10 yılın sonunda sahibi olacağınız ev belirli bir oranda değerlenecek. Enflasyon oranında bir artış gösterdiğini varsayacak olursak 187.000 TL’lik eviniz 10 yılın sonunda “414.332 TL” olacaktır. Eviniz “227.666 TL” daha değerli olacak. Konut kredisi ile faiz ödeyerek bu evi satın almanın maliyeti ise “223.313 TL” yani evin değer artışından daha düşük.

Bu hesaba göre ev satın alarak karlı çıkmanız söz konusu. Bu değerler birbirlerine yakın değerler gibi gözükse de evin değer artışının sadece enflasyondan değil, gelişen ve değişen ekonomik koşullardan ve evin bulunduğu konumun değerlenmesinden de etkilendiği unutulmamalıdır.

6 Mayıs 2014 Salı

Sizin Üslubunuz Hangisi ?

Hepimizin farklı yetenekleri var. Kimimiz sayısal zekaya sahip, rakamlardan hoşlanıyor, mantık yürütmeyi seviyor; kimimizin kulağı çok iyi, duyduğu bir şarkıyı hemen söyleyiveriyor, hem de tam olması gerektiği gibi. Kimimizin el becerisi, kimimizin spor yeteneği var, kimimiz yazıyor, kimimiz çok iyi resim yapıyor…
Bazı yeteneklere doğuştan sahip olmak gerekiyor. Mesela insanın müzik kulağı yoksa, eğitimle iyi bir kulağa sahip olması neredeyse mümkün değil. Ama biraz “kulağı olan” bir insan, müzik yeteneğini geliştirebilir. Vücudu spora hiç yatkın olmayandan şampiyon çıkmaz ama herkesin kendini geliştireceği bir spor alanı vardır.
Sahip olduğumuz yetenekler, (hepimizde var olan değişik zeka türleri) bizim hayattaki yönümüzü belirler. İyi bir müzik zekasına sahip insanlar müzik alanında; iyi bir sayısal zekaya sahip olanlar, herhangi bir mühendislik alanında yetkinlik kazanabilirler.
Fakat insan hangi zeka türüne sahip olursa olsun hayatta ne yaparsa yapsın mutlaka kendini ifade etme, kendi duygu ve düşüncelerini iletebilme yetkinliğine sahip olması gerekir. İyi iletişim kurma becerisi ve doğru bir üslup, mutlu ve başarılı olmak isteyen herkesin sahip olması gereken bir yetkinliktir.
Kulağımız iyi olmayabilir veya sayısal zekamız pek parlak olmayabilir ya da resim yeteneğimiz hiç olmayabilir ama kendimizi ifade etme yetkinliğimiz mutlaka olmalıdır. Herhangi bir iş yaparken ilişki içinde olduğumuz insanlarla düzgün iletişim kurmamız bir zorunluluktur. İletişimi ve üslubu doğru olmayan insanların hayatta ne mutlu olmaları ne başarılı olmaları mümkündür.
social-720x380
Sadece işte de değil hayatın her alanında iyi ilişkiler kurma becerisine ihtiyacımız vardır. Bir lider için de iletişim becerisi hayati bir öneme sahiptir. Her türlü insandan, çok farklı karakterlerden, farklı profildeki insandan lider olur ama kendi duygu ve düşüncelerini ifade edemeyen, kendini anlatamayan bir insandan lider olmaz.
İnsanın değerlerini, inançlarını, amacını, hedefini, duygu ve düşüncelerini iyi ifade edebilmesi hangi işi yaparsa yapsın başarısının ön koşuludur. Duygusal ve sosyal zekası gelişmiş, bu alanda yetenekli insanlar, bu konuda daha şanslıdırlar ama her insan daha iyi iletişim kurmak için kendini geliştirebilir.
İletişim becerisine sahip olmak, hayatta ne yaparsak yapalım bizim başarımızı en çok etkileyen beceridir.
İletişimde ne söylediğimiz kadar nasıl söylediğimiz de önemlidir. Eğer söyleme biçimimiz (üslubumuz) söylediklerimizi desteklemezse, söylediklerimizin değeri kalmaz. İnsanlar bizi değerlendirirken, ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimize bakarlar. Bir insanın ne söylediğinden çok, hangi tonda, hangi bakışla, nasıl davranarak söylediği önemlidir.
Üslûp, duygu ve düşüncelerimizi ifade ederken tercih ettiğimiz yoldur. Üslup, anlatım biçimidir. Sanatta eserin “ne söylediği” kadar “nasıl söylediği” de önemlidir. Sanatçılar işledikleri konular kadar üsluplarıyla da hafızalarda yer ederler. Bu durum sadece sanatta değil hayatta da geçerlidir. Yaptıklarımız, söylediklerimiz unutulabilir ama üslubumuz uzun süre hafızalardan silinmez.
David MerrillJung’un teorisinden hareket ederek yeni bir model geliştirip insanların kendilerini nasıl dışa vurduklarını incelemiş bir bilim insanıdır.  David Merrill, Roger H Reid’la yaptığı çalışmalarda insanları tarzlarına (üsluplarına) göre dört farklı gruba ayırır:
1. Analitikler: Daha yavaş hareket eden, sessiz; gerekmedikçe doğrudan ilişkiye girmeyi tercih etmeyen, verilere odaklı,  kimi zaman soğuk ve coşkudan yoksun olarak nitelendirilebilecek ama karar almada iyi, dikkatli ve kapsamlı düşünen insanlar.  Analitikler daha az girişken ve daha az tepkiseldirler; hoşlanmadıkları bir durum ortaya çıktığında ortamdan uzaklaşma, herhangi bir görüş belirtmeden sessizce ayrılma ya da kimi zaman pasif agresif davranış içine girme eğiliminde olabilirler.
2. Yönlendiriciler: Sonuç odaklı, hızlı, aktif, etkili olan; doğrudan iletişim kuran,  isteklerini net belirten, iş bitirici ve etkin ancak karşısındakilerin duygu ve beklentilerine uzak kalabilen insanlardır. Yönlendirici üsluba sahip olanlar daha buyurgan ama daha az duyarlı olurlar. Olaylar istedikleri şekilde yürümediği taktirde daha hükmedici bir tavır içine girebilirler.
3. Dışavurumcular: Coşkulu, konuşkan, her konuda olumlu ya da olumsuz fikirlerini ortaya koymaktan çekinmeyen, hızlı karar alan ama aniden karar değiştirebilen, hata yapmaya daha eğilimli insanlardır. Dışavurumcular aynı anda hem buyurgan hem de tepkisel olabilme potansiyeline sahiptirler. Hoşlanmadıkları bir durumla karşılaştıklarında kolayca sinirlenebilirler, saldırganlaşıp kırıcı bir üslup sergileyebilirler. 
4. Sıcakkanlılar: Kolay iletişim kuran, anlaşması kolay, iyi “dinleyici” olan, insan ilişkilerine düşkün, başkalarının duygularını incitmemeye azami özen gösteren ama kendi konfor alanlarından dışarı çıkmayı sevmeyen, değişimi kolay kabul etmeyen insanlardır. Sıcakkanlı bir üslubu olanlar daha tepkisel olurlar. İlişkilerde gerilimin arttığı durumlarda, tansiyonu düşürmek adına taviz vermeye daha eğilimlidirler. 
razvijte_dober_kader(2)
Her üslubun güçlü ve zayıf yönleri var. İnsanın iyi ilişkiler kurması için kendini tanıyıp, zaaflarını  yenmesi ve sahip olduğu potansiyeli en iyi şekilde kullanması gerekir.
Temel nezaket ve saygı çerçevesinde kalındığı takdirde; kırıcı, yıkıcı, alçaltıcı, olunmadığı sürece hiçbir üslup diğerine göre iyi ya da kötü olarak değerlendirilemez. Üslup farklılıklarımız bizi biz yapan, kendimize ait farklı renkler demektir.
Üslubumuzla kişiliğimizi yansıtır. Üslubumuz, sahip olduğumuz değerleri ve ilkelerimizi kendimize özgü bir tarzda dışa vurma biçimimizdir. İnsanın üslubu, karakterinin yansımasıdır. 
Hayatta başarmak, elbette önemlidir ama bir hedefe her ne pahasına olursa olsun ulaşmak yetmez. İnsanın o hedefe nasıl vardığı, hangi yoldan gittiği de çok önemlidir. İnsanın hedefe giderken kimi kırdığı, kimin gönlünü aldığı vardığı hedef kadar önemlidir.
Nasıl yaptığımız ne yaptığımız kadar önemlidir.
Üslubumuz, zannettiğimizden daha önemli bir etkiye sahiptir. Eğer üslubumuzu güzelleştirebilirsek insanlar üzerinde sihirli bir etkimiz olur. Güzel bir üslup iyi bir özle birleşince çok yüksek bir etki yaratır.
Mevlana’nın dediği gibi, “Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et. Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.” 
Temel Aksoy